Delfi kâhini bir baliciydi

-
Aa
+
a
a
a

Robin McKie 

 

Generalleri istilalar, yurttaşları yatırımlarının kârlılığı hakkında uyardı. Hatta, Odipus’u bile uyarmıştı; babasını öldürüp annesiyle birlikte olmasının tehlikeleri hakkında...

 

Gene de, biliminsanlarının bulgularına bakılırsa, Delfi kâhininin kehanet yetisiyle pek ilgisi bulunmuyor. İşin aslı, kâhin hanımın fena halde bir alkol bulutunun içinde gezdiği...

 

Biliminsanlarının bulgusu bu. Scientific American dergisinde yazılana göre, biliminsanları kehanetlerde bulunulan tapınağın, etan ve etilen sızdıran bir fay hattı üzerinde durduğunu ortaya çıkardılar. Dolayısıyla, Delfi kâhininin muhtemelen narkotik bir etki altında olduğunu dile getiriyorlar.

 

Başka bir ifadeyle, Antik Yunan yaşayışının büyük bir bölümüne yön veren kehanetler, Kehanet Tanrısı Apollo’nun sözleri değil; bir sarhoş ya da balicinin zırvalamalarıydı.

 

 Delfi kâhini kafa buluyormuş...

Louisville Üniversitesi’nden Prof. John Hale başkanlığındaki ekip şu açıklamayı yapıyor: “Kalker formasyonlarındaki petrokimyasal bakımdan zengin tabakalar, büyük ihtimalle etilen üretiyordu ve o da çatlaklardan tapınağa sızıyordu. Etilen, trans etkisi yaratan bir gazdır.”

 

Yunan sanatında, Delfi kâhini, bir elinde defne dalı, diğer elinde bir kap su olduğu halde, üç ayaklı bir tabureye oturmuş olarak resmedilir. Suyu, bulunduğu yere gelen bir pınardan doldurmuştur. Ve bir trans halinde, kendisine gelen soruları cevaplar.

Antik Yunan’ın tanınmış biyografi yazarı ve ahlâkçısı Plutark, kâhinin Delfi tapınağının derinliklerinde, hoş kokulu bir gaz kokusunun bulunduğu bir noktada oturduğunu anlatır. Alimler tarafından daha sonraları Delfi büyücüsünün esrik tavrının muhtemelen taklit olduğu sonucuna varılsa da Plutark, kâhinin translarını bu gaz kokusuna bağlamıştır.

 

Ancak, jeologlar tarafından yakın zamandan gerçekleştirilen incelemeler, kâhinin odasının iki kesişen fay hattı üzerinde bulunduğunu gösteriyor.

 

Jeolog ekibi, “Bu kesişim, kayaları daha geçirgen kılıyor ve böylelikle hem yeraltı suları, hem de gazlar yeryüzüne çıkış yolları bulabiliyor ve yarıklardan da kâhinin odasına sızıyorlar,” diyor.

 

Ekip, tapınağın etrafındaki su kaynaklarını inceleyince, yüksek seviyede metan, etan ve etilene rastlamışlar. “Etilenin tatlı bir kokusu olduğu için,” diyorlar, “bu gazın varlığı, Plutark’ın, ‘pahalı parfümler gibi kokan gaz’ tanımını desteklemektedir.”

 

Etilen dumanıyla yapılan deneylerde, gazın transa, esrimeye, algıda genişlemeye ve amnezyaya neden olduğu ortaya çıkıyor. Gaza fazla maruz kalındığında spazmlar ortaya çıkıyor, hatta ölümle sonuçlanan vakalar da var. Antik Yunan metinlerinde, kâhinlerin de kehanetlerde bulunduktan sonra öldüklerine ilişkin veriler bulunuyor.

 

Jeoloji ekibi son olarak şunu söylüyor: “Her ne kadar Tanrı da olsa, Apollo da ölümlülerin sesleri üzerinden konuşmak zorundaydı. Ve onları uyarmak için de doğal dünyanın olanaklarını kullanmak zorundaydı.”

 

(Observer gazetesinin bilim editörü Robin McKie'nin yazısı, 3 Ağustos 2003'te yayımlandı)

 

Çeviren: Şerif Erol